
Samsun Ergoterapi
22,09,2022
Merhaba sevgili ebeveynler;
Dikkat eksikliği kişinin yaşına, sosyal ve kültürel özelliklerine oranla konsantre olmada güçlük çekmesi, unutkan olması, dağınık olması, işlerini organize etmekte zorluk yaşaması, bir işe konsantre olduktan sonra basit bir uyaranla çok kolay dikkatinin dağılması, dikkat gerektiren işlerden kaçınması ve sık sık basit dikkat hataları yapmasıdır. Hiperaktivite yaşına göre çok daha hareketli olma, ellerinin kollarının kıpır kıpır olması ve oturması beklenen durumlarda oturamaması, sanki motor takmış gibi olmasıdır. Dürtüsellik ise aceleci olması, düşünmeden hareket etmesi, beklemesi gereken yerde bekleyememesi, çok konuşmadır.
DEHB nörogelişimsel bir bozukluktur. Yapılan çalışmalarda alnın arka kısmında yer alan prefrontal korteks dediğimiz beyin bölümünün daha az aktif olduğu tekrarlayan şekilde gösterilmiştir. Yani çocuklarımız tüm bunları bizleri sinirlendirmek için ya da şımarık oldukları için yapmazlar. DEHB anne babanın yanlış tutumları sonucu oluşan bir bozukluk değildir, çok yüksek genetik geçişe sahiptir. Sıklıkla ebeveynler dönüp kendi yaşamlarına baktıklarında benzer sorunlar yaşadıklarını dile getirir. Çevresel faktörlerin de belirtilerin ortaya çıkmasında etkisi vardır.
DEHB’nin tüm dünyadaki sıklığı %7 olduğu gösterilmiştir. Türkiye’de yapılan kapsamlı bir çalismada DEHB sıklığı %12.7 olarak bulunmuştur. Yani 40 kişilik bir sınıfta 5-6 çocukta DEHB vardır. Bugüne kadar yapılan izlem çalışmaları, çoçukluğunda DEHB olan olguların %40-60 kadarında DEHB belirtilerinin ergenlik ve erişkinlikte de devam ettiğini göstermektedir.
Geri kalan olguların çok önemli bir kısımında ise ergen veya erişkin DEHB tanısını tam karşılaşmasa da DEHB belirtileri eşik altı düzeyde sürmekte ve kişinin işlevselliğini olumsuz etkilemektedir.Ailelerimizden sıklıkla “hocam küçükken ben de çok hareketiymişim, derslerim kötüymüş” ifadelerini duyarız. Şimdiyi değerlendirdiklerinde özellikle dikkat sorunlarından dolayı yaşadıkları zorlukları belirtirler (Anahtarı unutma, cuzdanı unutma, kitap okuyamama gibi).Ebeveynlerin vedigi bu örnekler hem DEHB’nin genetik geçişini hem de yetişkinlikte de hayatı etkilemeye devam ettiğini bizlere göstermektedir.
DEHB değerlendirmesi çocuk ve aile ile psikiyatrik gorusme yapılması, çocuğun gelişimsel ve tıbbi öyküsünün öğrenilmesi, öğretmenden bilgi alınması, eşlik eden tanıların değerlendirilmesi ve gereken durumlarda ek inceleme ya da testlerin yapılmasını kapsar. Hiçbir test, beyin görüntüleme yöntemi veya psikolojik test DEHB tanısı koydurmaz. Normları belirlenmiş çeşitli dikkat testleri tanı koydurucu olmamakla beraber tanıda ve tedavinin izleminde yararlı olabilir.
DEHB belirtiler zaman zaman tüm insanlarda görülebilir. DEHB’ undaki fark bu belirtilerin sürekli olması ve hayatını büyük oranda etkilemesidir. Yani akademik başarısının var olan zeka kapasitesinin altında olması, öğretmenleri tarafından sık sık uyarılması( kurallara uymakta zorlandığı ve sınıf düzenini bozduğu için), ebeveynleri tarafından sık sık eleştiriye maruz kalması(yaşına uygun sorumlulukları yapmak istememesi ya da ihmal etmesi nedeni ile), arkadaşları tarafından dışlanması(oyun kurallarına uymakta zorlandığı, kendi istediğinin olmasını istediği için). Bir kişinin sürekli bu tarz olumsuz muameleye maruz kalması özgüveninin sarsılmasına, kendini yetersiz, beceriksiz, sevilmeyen biri gibi algılamasına ve sonuç olarak da sorunluyum seklinde inanmasına neden olacaktır. DEHB tedavi edilmediği taktirde gittikçe büyüyen bir sorun haline dönüşecektir. Bundan dolayı DEHB’si olan çocuklarımızı erken tanımak ve tedaviye erken başlamak hayatındaki kayıpları önlemek için çok önemlidir.
DEHB tedavisinde en doğru yol, her olguya kendi gereksinimine uygun ve bütüncül bir tedavi uygulamaktır. DEHB biyolojik nedenli bir hastalık olduğu için tedavisinde ilaç tedavisi en temel rolü oynar. Aynı zamanda etkin bir ilaç tedavisi, anne-baba eğitimi gibi ilaç dışı tedavilerin uygulanmasına kolaylık sağlayabilir ve etkinliğini arttırabilir. Bilimsel çalışmalarda en fazla desteklenmiş psikososyal girişimler, davranışçı ebeveyn eğitimi ve okula yönelik eğitim programları, sosyal beceri eğitimi ve düzenli sosyal aktivite (bireysel ve birlikte yapılan sporlar, müzikle, dansla ilgilenmek vb. En önemli çocuğun zevk alarak yaptığı aktivite) faydalı olduğu bildirilmiştir.
Bu güzel haber. Bununla birlikte blog yazılarımıza göz atmanız dikkat eksikliği, hiperaktivite, otizm ve ergoterapi hakkında farkındalığınızı arttıracaktır. Aklınıza takılan her hangi birşey olursa aşağıdaki ücretsiz danışmanlık formunu doldurarak bize iletebilirsiniz.
Gözlemlerinizi ve bu gözlemlerin sıklığını göz önünde bulundurarak konunun uzmanlarından destek alabilir veya aşağıdaki butona tıklayarak karşınıza çıkacak formu doldurup bize yollayabilirsiniz. Genelde en geç 48 saat içinde size dönüş yapmaktayız. Ergoterapi, dil ve konuşma terapisi, psikolojik danışma hakkında bilgi almak için bloglarımızın devamını okuyunuz.
Ergoterapi; kısaca iş ve uğraşı terapisi olarak adlandırılabilir. Anlamlı ve amaçlı aktivitelerle sağlığı geliştirmeyi, kişilerin bağımsızlık ve fonksiyonelliklerini artırarak topluma katılımlarını ve yaşam kalitelerini yükseltmeyi hedefleyen kişi odaklı bir sağlık mesleğidir.
Ergoterapistler; üniversitelerin ergoterapi bölümlerinden lisans veya yüksek lisans düzeyinde mezun olmuş, ergoterapi uygulamaları yapma konusunda deneyim ve yeterlilik sahibi sağlık çalışanlarıdır.
Ergoterapinin çalışma alanları çok geniştir. Başlıcaları:
Ergoterapi doğum öncesi dönemden başlayarak her yaştaki bireylere yönelik sağlık hizmet sunar.
Ergoterapistler; her yaştaki hem sağlıklı hem de sağlık sorunu olan bireylerle çalışırlar. Ergoterapi danışan merkezli bir meslektir. Bununla birlikte danışanın bağımsızlık ve fonksiyonelliğinin sağlanması, topluma uyum ve katılımının artırılması için aile, bakıcı, öğretmen, sağlık profesyonelleri başta olmak üzere ilgili tüm kişi ve kurumlarla iş birliği içinde çalışırlar.
Ergoterapinin en sık çalışma alanları; zihinsel, fiziksel, duyusal, sosyal veya duygusal olarak zorluk yaşayan bireylerdir. Ayrıca dil, konuşma ve öğrenme güçlüğü, yeme, uyku ve davranış bozuklukları olan kişilerin bağımsız yaşam becerilerinin geliştirilerek toplum ile uyumlarının artırılması ergoterapinin temel çalışma alanlarıdır.
Ergoterapinin diğer bir çalışma alanı da vücut yapı ve işlevlerinde bozukluğa bağlı bir sağlık problemi nedeniyle veya herhangi bir sağlık sorunu olmadan sosyal ve kültürel nedenlerle yer aldığı sosyal toplumdan dışlanmış veya toplum işleyişine katılımı kısıtlanmış bireylerdir. Bu grubun en bilinen örnekleri engelliler, azınlıklar, göçmenler ve mültecilerdir.
Ergoterapinin temel amacı bireylerin bağımsızlık ve fonksiyonelliklerini artırarak yaşam kalitelerini ve konforlarını yükseltmektir. Bunun için kişinin günlük yaşam aktivitelerini bağımsız olarak yapmasına ve topluma uyum sağlamasına engel olan fiziksel, sosyal ve çevresel faktörlerin düzeltilmesine odaklanırlar.
Ergoterapistler; bu amaca ulaşmak için genellikle aşağıdaki iki yöntemden birisini veya her ikisini birden kullanırlar:
Ergoterapistler, ergoterapinin ilgi ve kapsamındaki geniş bir çalışma alanında faaliyet gösterirler. Bunların başında bireylerin sağlık, refah ve fonksiyonelliklerini artırmayı hedefleyen kamu veya özel sektör kurum ve kuruluşları gelir.
Ergoterapi ülkemizde kısmen yeni bir alandır. Sayıları gittikçe artmakla birlikte 2022 yılı itibarıyla aşağıdaki üniversitelerin ergoterapi bölümleri bulunmaktadır.
Ergoterapi bölümünden mezun olanlar ergoterapist unvanı alırlar. Ergoterapi bölümü üniversitelerin Sağlık Bilimleri Fakültesi’ne bağlıdır. Lisans düzeyinde eğitim süresi 4 yıldır.
Ergoterapistler; danışanlarını yaş ve sağlık sorununa yönelik geliştirilmiş objektif ve standart testlerle değerlendirirler. Değerlendirme ve test sonuçlarına göre kişi özelinde bireysel terapi planı oluştururlar.
Bir ergoterapi seansı ortalama 40 dakikadır. Ergoterapi sayı ve süresine danışan özelinde karar verilmektedir.
Terapi başarısını belirleyen en önemli iki faktör; ergoterapistin bilgi, deneyim ve iletişim becerisi ile danışanın ergoterapi sürecine aktif olarak katılımıdır. Bunun dışında olumlu aile tutumları, okul, dernek, belediye ve kamu kuruluşlarından sağlanan iş birliği ve destekler de tedavi başarısını artırmaktadır.
Tedavi başarısı; danışanın istediği, ihtiyaç duyduğu ve kendisinden beklenen aktiviteleri gerçekleştirmede bağımsızlığı, fonksiyonelliğı ve topluma katılımda artış ile ölçülür. Tedavi başarısını gösteren diğer parametreler fonksiyonellikle ilişkili motivasyon ve özgüven artışıdır.
Ergoterapinin çocukluk çağına özel çalışma ve uygulamalarına pediatrik ergoterapi denir. Pediatrik ergoterapistler, gebelik sürecinden başlayarak on sekiz yaşın sonuna kadar olan çocuklarla çalışırlar.
Pediatrik ergoterapistler, hem sağlıklı hem de sağlık sorunu olan çocuklarla çalışırlar. Pediatrik ergoterapistlerin en sık çalıştığı çocukluk çağı sağlık sorunları:
Duyu bütünleme; kişinin vücudundan ve çevreden aldığı bilgileri beyinde işleyerek anlamlı ve amaca uygun yanıtlar oluşturma becerisidir.
Normal gelişim gösteren bireylerin duyu organları ile vücudundan ve çevreden aldığı bilgileri beyinde işlemesi, yorumlaması, eski bilgi, deneyim ve becerileri ile bütünleştirerek anlamlı ve organize bir cevap oluşturması beklenir. Sağlıklı işleyen bu süreç sonunda kişi iç ve dış dünyaya uyum sağlar.
Duyu bütünleme bozukluğu; kişinin vücudundan ve çevreden gelen uyarıları duyu organları aracılığı ile algılaması, beyne iletmesi, beyinde işlemesi, bütünleştirmesi, uyarıya uygun ve organize cevaplar oluşturması aşamalarından herhangi birinde zorluk yaşamasıdır. Duyu bütünleme bozukluğu yaşayan bireyler algılama, öğrenme, uyum ve davranışlarını düzenleme konusunda yaş ve gelişim düzeylerine göre beklenen performansı gösteremezler.
Duyu bütünleme terapisi; bilimsel yöntemlerle, kişinin iç ve dış dünyadan gelen uyarıları algılama, işleme ve uygun cevaplar oluşturma becerilerinin geliştirilmesidir. Duyu bütünleme terapisi, davranış, postür, denge, ince ve kaba motor beceriler, görsel algı, uzamsal algı, dikkat, odaklanma, yeni durumlara uyum, planlama, resim yapma ve yazı yazma gibi günlük yaşam ve akademik becerileri destekleyen çok sayıda etkinlik ve çalışmayı kapsar.
Duyu bütünleme terapisi; bireylerin iç ve dış dünyadan gelen uyarıları doğru olarak tanımlaması ve bu uyarılara anlamlı ve uygun cevaplar vermelerine yardımcı olur. Bu sayede kişi çevresiyle sosyal, duygusal ve fiziksel olarak pozitif etkileşim kurar. Duyu bütünleme terapisi doğrudan merkezi sinir sistemine etki ettiği için nörolojik gelişime önemli katkılar sağlar.
Sizlere dikkat eksikliği, hiperaktivite, ergoterapi, duyu bütünleme, pediatrik ergoterapi vb. konular hakkında elimizden geldiğince bilgi sunmaya çalıştık. Yazımızı beğendiyseniz paylaşmayı unutmayın. BEKAM – Samsun Ergoterapi, Dil ve Konuşma Terapisi, Psikoloji Danışmanlık Merkezi olarak tüm hizmetlerimizle ilgili sorularınızı bekleriz…
BEKAM – Samsun Ergoterapi, Dil ve Konuşma Terapisi, Psikolojik Danışmanlık ve tüm hizmetlerimizle ilgili sorularınızı bekleriz…
Beceri Kazanım Merkezi
Samsun Ergoterapi, Dil ve Konuşma Terapisi, Psikolojik Danışmanlık Merkezi
0 (362) 459 00 79
0 (552) 369 06 55
Mimar Sinan Mahallesi 176. Sokak Güneş Evleri Sitesi A Blok No: 6-AA Atakum Samsun
Becari Kazınım Merkezi bültenine ücretsiz abone olarak hakkımızdaki güncel gelişmeleri takip edebilirsiniz.
Copyright © 2022. Her hakkı saklıdır.